info @ habernet48.com

Bu ara TV haberlerine bakmıyorum. Bakarsam aklıma Titanik filminde batmakta olan gemiden denizin soğuk sularına atlayanlar geliyor gözümün önüne. Çığlıklarını duyuyorum... Batı ülkeleri Titanik’ten beri Titanik benzeri bir facia daha yaşamadı...

Biz 2003 Bingöl Depremi üstüne ne depremler, 2004 Pamukova Tren Kazası üzerine ne tren kazaları, 2009 Marmara Ayamama Sel Felaketi üzerine ne sel felaketleri, 2010 Karadon Maden Kazası üzerine ne maden kazaları ve Sivas Madımak’tan sonra 2016 Aladağ Öğrenci Yurdu Yangını üzerine ne yangınlar gördük...

Tribünlerden “seyirciler” karşı tribüne slogan atıyor. Beri taraf öte tarafa “Tanju Özcan istifa”, öte taraf beri tarafa “Mehmet Nuri Ersoy istifa” diye slogan atıyor.

Hatta Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, “Sorumlu ben olsaydım istifa ederdim” derken, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'a “İstediği kanalda, yandaş bir televizyonda canlı yayına katılalım. Sorumlu kimse istifa etsin. O masadan Sayın Bakan istifa ederek kalkacak” diye çağrıda bulunuyor.

Peki beraber istifa etseler nasıl olur?

 


Şimdi de Kültür Turizm Bakanlığı oteli yıktırmaya çalışıyor haberleri gelmeye başladı. Aklım almıyor. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya “Oteli denetleme sorumluluğunun Bolu Belediyesi'ne mi, Kültür ve Turizm Bakanlığına mı ait olduğu 10 gün içinde ortaya çıkacak” demişti.

Daha 10 gün olmadı.

Otel yıkılır mı?

Hele bir bekleyin, hele bir soruşturma tamamlansın...

 


Tabii bu arada istifa etmesi gerekenler bunu beklemese de yapıp, çocuklarımıza iyi örnek olmanın takdirini de kazanarak aramızda “onurlu yurttaşlar” olarak yaşamaya devam edebilirler...

Ama bilemiyorum tabii...

Neyse, ben bugün bu konuya girmeyeceğim. İçim karardı... Umutlarım kararıyor. Muğla’ya bakalım...

 


MUĞLA SAĞLIĞI NE KADAR SAĞLIKLI?

Önceki gün Fethiye’de Muğla Milliyetçicamiasının efsane isimlerinden Fethiye Belediyesi’nin AK Partili Meclis Üyesi Cengiz Çay’ın cenazesi vardı. Yakın çevresine göre sigara tiryakiliğinin kurbanı olan Cengiz Çay tedavi görmekte olduğu Muğla  EğitimAraştırma Hastanesi’nde yaşama tutunamadı, irtihal etti.

 


Evet ben de dahil herkes “Milas Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesinde vefat etti” diye yazdı...

Kafama takıldı, dün kendi kendime “Fethiye’de rahatsızlanan biri Eğitim Araştırma Hastanesi’ni aşarak neden Milas’a gitmiş olsun?” diye sordum. Tabii “Eğitim Araştırma Hastanesi’nde her zaman olduğu gibi yoğun bakım dolu olmuş” olabilirdi.

Fakat Denizli Fethiye’ye Milas’tan daha yakın... Oraya sevk edilmiş olsa daha isabetli olmuş olabilirdi.

Ancak dün öğrendim ki, rahmetli Cengiz Çay düşündüğüm gibi Fethiye’de de, Muğla Eğitim Araştırma’da da yoğun bakım dolu olduğu için Milas’a sevk edilmiş ve bir gün sonra yer açılınca ailesi tarafından Eğitim Araştırma’ya getirilmiş ve burada Hakkın rahmetine kavuşmuş.

 


Cennet mekanı olsun...

 


Rahmetli Cengiz Çay’ın irtihalinde de görüldüğü gibi Muğla’da çok ciddi “Yoğun Bakım” sıkıntısı yaşanmakta. Bu yargılandığı hapishanede hüküm giyen kişiye hapis cezasının yanında, cezasını çektikten sonra bir de yaşadığı şehir dışında bir yerde gözetim cezası vermeye benziyor.

Kendi şehri dışında bir yere yoğun bakıma sevk edilen hastanın, ekonomisi de güçlü değilse ailesinin halini düşünebiliyor musunuz? Buna bir an önce çözüm bulunmalı.

Yargılama deyince aklıma geldi.. Cengiz Çay rahmetlinin durumunu araştırırken öğrendim.

 


Muğla İl  Sağlık Müdürü Dr. Ali Burak Mülayim’in bundan önceki görev yeri Sağlık Hizmetleri Başkanlığında yapmış olduğu bazı işlemlerden dolayı başı dertteymiş. Bu yüzden Ağır Ceza’da Görevi Kötüye Kullanmak iddiası ile dava açılmış. Önümüzdeki Mart ayında da duruşması varmış.

Tabii temel hukuk doktrinlerinden “Masumiyet karinesi”ne göre, suçsuzluk ilkesi veya uluslararası hukuk terimi olarak presumption of innocence; suç kesinleşmediği sürece suçlanan kişi masumdur.

Yani ortada sadece bir iddia bulunmaktadır...

 


Muğla’da “sağlık sistemi”nin “sağlıksız” olduğunu söylemek yanlış olur mu bilemiyorum. Ki dönemin İl Sağlık Müdürü Dr. İskender Gencer’i arar hale geldik. Mesela Yatağan Devlet Hastanesinin Muğla Eğitim Araştırma Hastanesine bağlanmış olmasını hala anlayabilmiş değilim. “Anlatabilir misin?” dediklerimden de anlatabilen çıkmadı. Muğla’da bir sıkıntı var, ama ne?

 


Bana göre, eskiden AP-CHP yıllarında Muğla’da bir Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü vardı, orası tam bir “siyaset yatağı” idi. Şimdi de İl Sağlık Müdürlüğüve hastaneler tam bir siyaset yatağı... İşte bu en büyük sorun olabilir...!

Ki hastanelerde doktor yok, Sağlık Müdürlüklerinde masa başında onlarca doktor var...

Hasta ve hasta yakınları için en büyük sorun ise: yeterli otopark bulunmayışı, yeterli yoğun bakım yatağı olmayışı ve zamanında randevu alınamamasıdır...

Geçenlerde AK Parti Muğla İl Başkanı Halluk Laçin bey Eğitim Araştırma Hastanesi’nin otopark sorunun çözüldüğü müjdesini verdi. Eyvallah... Demek ki çözülebiliyormuş. Neden baştan hastane ile birlikte yapılmadı anlamak mümkün değil. Üstelik sorun bir başka türlü devam ediyor... Yer kalırsa anlatırım.

 


Kalan iki sorun ise bütün can alıcılığıyla devam  ediyor...

 


Tabi bu arada AK Parti Muğla Vekilleride geçtiğimiz günlerde sağlık konusunda müjdeler verdiler. Sevinir gibi de olduk hani.. Mesela “200 yataklı Acil Durum Hastanesi” dediler...

Sağlık Bakanlığının yeni halka açtığı yatırım takip sistemi var: yts.saglik.gov.tr tıklayıp incelediğinizde bakanlığın yatırım programında böyle bir hastane olmadığını görüyorsunuz. Şaşırmadım...

Ayrıca vekillerin ortak açıklamalarında “500 Yataklı Fethiye Devlet Hastanesi” ve “Eğitim Araştırma Hastanemizin yatak kapasitesi 1.700’e çıkarılıyor.” ifadeleri de vardı... Bunların o yts.saglik.gov.trsitesinde adı bile geçmiyor...

Korkarım, “200 yataklı Acil Durum Hastanesi” vaadiyle  MenteşeDevlet Hastanesi yıkılacak, ama bir daha yerine hastane gelmeyecek! Benim anladığım bu...

Çünkü yts.saglik.gov.tr sitesinde “Muğla Şehir Hastanesi (700 Yatak) MENTEŞE Hizmet İhalesi” ifadesi yer almakta. Ayrıca Fethiye ile ilgili de “Muğla Fethiye Devlet Hastanesi (300 Yatak) FETHİYE Hizmet İhalesi” denilmekte. Kafam karıştı...

Menteşe yıkılırsa yerine ne gelir bilmiyorum, ama öğrenmek istiyorum. Umarım vekillerimiz bir daha bakanla fotoğraf çektirirken, “200 yataklı Acil Durum Hastanesi” nedir iyice dinleyip, anlayıp bize öyle anlatırlar. Bir de Eğitim Araştırma Hastanemizin yatak kapasitesi mi arttırılıyor, yoksa 700 yataklı Şehir Hastanemiz mi oluyor netleştirirlerse güzel olur... TabiiFethiye’ye yapılacak hastanenin yatak sayısınınnetleştirilmesinde de yarar var. Neyi tartışacağımızı bilelim...

 


O siteye bakarken gördüm. Onca sağlık kuruluşunun ortasında Denizli’ye “Devlet Hastanesi Hematoloji ve Onkoloji Merkezi”, “Denizli Merkez Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi (50 Ünit)”, “Denizli Devlet Hastanesi Kalp Merkezi”, “Denizli Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi (SSK) (57 Ünit) geliyor.

Ayrıca 400 yataklı yeni Merkezefendi Devlet Hastanesi gelirken, 1000 (yazıyla bin) yataklı Denizli Şehir Hastanesiinşaatı tamamlanmak üzere...

Olsun, olanın zararı olmaz. Allahkomşumuza daha çok versin. Yoksa yoğun bakım hastalarını nereye göndeririz...!

Eğri oturup doğru konuşalım, birçok yatırımın hala ihale edilemediği, bir yol kat edilemediği ortada olup, yatırımların başka illere kaydırılma riski oluşmuştur. İl dışına sevk edilen hasta oranında Türkiye de ilk sıralarda olduğumuz aşikar... Açıklasalar da yerimizi bilsek...

Gelin lafı, siyaseti bırakıp Muğla’ya acilen Bodrum-Milas Havaalanıyanında 500, Dalaman Havaalanı yanında 500 ve il merkezi Menteşe’de 600 yataklı üç hastane kazandırın ve Eğitim Araştırma Hastanesi’ni üniversiteye devrederek, Menteşe Devlet Hastanesi ile uğraşmayı bırakın...

Ha bir de ilçelerin doktor, cihaz eksiklerini tamamlayın, yoksa bunları yapsanız da sorun devam eder...

Koltuklarınız yerinde mi diye bakacağınıza, Muğla’nın sorunları ve Muğlalılar ile ilgilenin...

Neyse AK Parti’de il ilçe yönetimleri değişti. Belki onlar Muğla’nın dertlerine derman olurlar...

Özcan Özgür